Orman Kadastrosu Hk.

6 yıl 2 ay önce #7145 Yazan: Alpaslan50
Sorularıma konu bölge ve topraklar: Aşağıda izah ettiğim olayların başladığı 2005 yılına gelene kadar hiçbir kadastro çalışması yapılmayan, çoğunluğu Hazineye ait ( devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ) yerler ile, 1944 -1970 yıllarından beri tapulu durumdaki bağ ve tarlalarımızdan oluşmaktadır.

2005 yılı Şubat ayında ilçemiz merkez mahallelerde “3402 sayılı kadastro kanununa esas olmak üzere 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu, ve aynı kanunun değişik 2/b madde uygulama çalışması başlatıldı.
Ve senetsiz tespit yapılarak Kadastro çalışması 2 ay içinde bitirilip tutanakları da tesis kadastrosunu yapacak olan Kadastro Müdürlüğüne teslim edildi.

Yapılan tespitlerle ilgili duyumlarımız nedeniyle peşine düşüp bilgi almak istediğimiz o tutanaklar Kadastro Md.lüğü yetkililerince bizlerden sır gibi saklandı, ve bilgilendirilmedik.
Yaklaşık 1,5 yıl gibi bir beklemeden sonra 2006 yılı Aralık ayında ( tesis kadastrosununun yapımı beklenilmeden ) Kadastro Md.lüğünce askıya çıkartıldı.

Askı esnasında sayılarını net olarak belirleyemediğimiz pek çok tapulu taşınmazımız, kadim ulaşım yollarımız, su yapılarımız, hayvan barınaklarımız kalıntıları vd. kullanmakta olduğumuz pek çok tesislerimizin orman parseli içine sokularak orman adına tespitlerinin yapıldığını fark edip; “ mevcut durumda toplam kaç tane gayrimenkulümüzün orman parseli içine sokulduğunu kesin olarak belirleyemediğimiz, ve de kadastro yetkililerinin tutumundan da şüphelendiğimiz için de” orman parselinin tümünün tespitine askı süresi içinde (2006 yılı Aralık ayında) itiraz ettik.
Davası da o tarihten beri devam edegelmektedir.

Topraklarımız ve bölgesinin: “1957 yılı memleket haritası, hava fotoğrafları, orman idaresinin kadastro çalışması konusunda kurum içi yazışmasında, ve de 1987 yılında yapmış oldukları Amenajman Planlarında Kültür arazisi olarak gösterildiği, ve de 6831 sayılı orman kanununun 1. madde F, G, H bendleri itibariyle” orman sayılamaz yerden olduğu halde, bizlerle husumet içinde olan yerel bilirkişilerle senetsiz tespitle 13 parça müstakil tapulu gayrimenkulümüzün orman adına tespiti yapıldı.

2009 yılında mahkeme bu yerlerimizin orman olduğu yönünde karar tesis etti. Ama karar yargıtayca bozularak mahkemesine iade edildi. Yeniden başlayan yargılama da halen devam etmekte.

Zaman içinde davaya müdahiller oldu. Arazi kadastrosu askısın ile gayrimenkullerimizin durum netleşince, müdahillerle birlikte, orman adına tespitlerinin yapıldığını tespit ettiğimiz tüm taşınmazlarımızın “HMK Madde 66-67 gereğince” dava kapsamına sokulması için mahkemeye baş vurduk.
Fakat mahkeme talebimizi sürekli olarak yenilediğimiz halde sonradan talep ettiğimiz gayrimenkullerimizi dikkate almamakta ısrarını sürdürmekte.

Bu arada orman idaresi davalı durumdaki parsele 2013 yılında müdahalede bulunarak tapulu gayrımenkullerimiz de dahil davalı olan orman parselinde ağaçlandırma çalışması başlattı.
Konu ile ilgili olarak savcılığa ve tedbir kararı alması için Mahkemeye müracaatlarımız hiçbir şekilde yanıt bulmadı.
Ve, 2006 yılından beri davalı durumda olan tapulu tarlalarımızda 2013 yılı sonundan beri orman idaresince diktirilen akasya ve çam ağaçları büyümeye devam etmekte.

Tüm bunlar yetinmeyen orman idaresi yetkilileri: “Ağaçlandırma sırasında taşınmazlarımıza verdikleri zararın onarım için gerekli malzemeyi koyduğumuz yer nedeniyle” ormana tecavüz suçlaması ile hakkımızda suç duyurusunda bulunup dava açtırmış. Bu yüzden 2015 yılından beri de davacı olduğumuz yerde “ormana tecavüz suçundan” yargılanmaktayız, ve davaya bakmakta olan çok sayın ceza mahkemesi hakimi de (gösterdiğimiz hiçbir delilimizi dikkate almayıp) : “orman idaresi lehine aleni şekilde taraf olarak hareket ve olmadık ayak oyunları ile davalı parseli orman adına tescile çalışılmakta Kadastro Mahkemesince hüküm kurmak için aylardan beridir mahkemesinin vereceği kararı beklemekte!!!

Yukarıda anlattığım durum karşısında:
Ortada “orman ile ilgilerinin olmadığının kanıtı once devlet kayıt ve belgesi” ola ola, 50-70 yıl öncesinde mahkeme kararıyla tahsis edilmiş olan tapularımızın iptal edilmesi, ve gayrimenkullerimize bila bedel el konulması mümkünmü?
Orman, ya da Arazi Kadastro komisyonlarının kararları; devlet kayıt ve belgeleri ile mahkeme kararlarını geçersizmi kılıyor?
Şayet öyley ise bu kanun ve ilgili maddesinin ad ve numarası nedir ?

Kadastro tespitlerinin yapılış sıra ve zamanlamasından dolayı akıbetlerini sonradan tespit edebildiğimiz taşınmazlarımızında aynı orman parselinden dışarı çıkartılması için, asliye hukuk mahkemesinde dava açmak yerine aynı orman parseli içine sokulan diğer gayrimenkullerimizle ilgili olarak henüz görülmekte olan davaya dahil edilebileceğine dair HKM Madde :66-67 nin uygulanmaması için (mahkemenin kişisel takdiri dışında) yasal olan bir sınırlama varmı?

İlk tapu tesisleri 50 -70 yıl önce yapılıp, sınırları da; Hali, Kaş, Kıraç, Dağ, Tepe olarak belirlenmiş olan taşınmazlarımız araziye uygulanırken (zilyetlikleri ve bilirkişilerin beyanları dikkate alınmayıp) tapu senetlerinde yazılı olan miktar veya daha küçük olarak değerlendirilmesi doğrumudur. Bu durumda yasaca emredilen uygulama nedir?

Tapulu gayrimenkullerimizi çeşitli gerekçelerle işlemeyişimiz nedeniyle üzerinde meşe çalıları ve gevenlerin büyümesi durumunda tapularının iptal edilerek orman olarak tespit ve tescil edilecekleri hangi kadastro kanununda yazılı?

Şayet “orman parseli içinde kalan yollar orman olarak değerlendiriliyor” ise; davalı parselin orman adına tescili sonrasında, bizler ( orman idaresinden müsaade almadığımız taktirde!!) arazimize gitmek istediğimiz her seferde ormana tecavüz etmiş olmayacakmıyız?
Bu konuyu kanun koyucu nasıl çözmüş, henüz orman olarak tescil edilmediğine göre bu riskten kurtulabilmek için ne yapmalıyız? (Alpaslan50)

Lütfen sohbete katılmak için Giriş .

6 yıl 2 ay önce #7147 Yazan: hkocak
Sn. "Alpaslan50" dikkatine;

Soru uzun olmuş ama cevabı çok kısa... Sizin tapulu yerleriniz orman içinde kalmış, siz dava açmışsınız, dava halen devam ediyor. Yapılacak iş, iddialarınızı mahkeme nezdinde dile getirmek ve davanın sonucunu beklemektir. Bu kadar...

İlave şeyler söylemek gerekirse, size göre ormancılar, kadastrocular, bilirkişiler hepsi size karşı, ayrıca davaya bakan mahkeme ve savcıya karşı da güvensizliğiniz var. Konuyu kişiselleştirmeden iddianızı/hakkınız soğuk kanlılıkla ilgili merciler nedinde dile getirmenizi öneririm.

Bir yerde Kadastro Kanunu gereğince kadastro geçmemiş de olsa orada orman kadastrosununun yapılmış olması yasaya aykırı değildir. 6831 sayılı Orman Kanununun 7'nci maddesi gereğince orman sınırlarını belirleme yetkisi orman kadastro komisyonlarına aittir. Komisyonun hatalı bir belirleme yapmış olduğunu düşündüğünüz için de dava açmışsınız. Bundan sonrasını değerlendirecek olan mahkemedir.

Sizin beyanınız doğrultusunda arazinin durumunu değerlendirmek, orası orman mı, değil mi diye görüş vermek, davası devam eden bir yer için, bizim boyumuzu aşar.

Orman sınırlarını belirleyen komisyonun size karşı kasıtlı bir hareket içinde olacağını düşünmüyorum, hata yapmışlarsa o da mahkemede ortaya çıkar. Kadastrocuların, orman ile ilgili şeyleri sizden saklaması diye bir şey olamaz. Tutumlarından şüphelenmek ifadesinin de doğru bir ifade olmadığını düşünüyorum. Devlet memurlarını, hem de hiç bir geçerli sebep olmaksızın töhmet altında bırakmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

Tapulu yerlerin de orman içinde kalması mümkündür. Yine soruyorsunuz sınırları hali, kaş, kıraç, dağ, tepe olarak belirlenmiş arazilerin miktarı belirlenirken, dikkat edilecek olursa sınırlar hep gayrisabittir ve bu kayda dayanılarak yer verilirken tapusunda yazandan fazlası verilmez. Bu da Kadastro Kanununun 20'nci maddesinin gereğidir.

Daha birçok sorgulamanız var. En başta da söylediğim gibi siz kavga üslubu ile değil de soğuk kanlı bir şekilde hakkınızı mahkeme nezdinde dile getirin ve de mahkemenin sonucunu bekleyin. Mahkemenin verdiği karara uymak zorundasınız. ... Hüseyin KOÇAK
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: pamukkale

Lütfen sohbete katılmak için Giriş .

Sayfa oluşturma süresi: 0.049 saniye
Geliştiren: Kunena Forum