By using this website, you agree to the use of cookies as described in our Privacy Policy.

SINIRLANDIRMA HATALARININ İDARİ YOLDAN DÜZELTLİMESİ VE YARGININ YALAŞIMI

Av. Hüseyin KOÇAK

SINIRLANDIRMA HATASI

A – 41’inci Madde

İdari yoldan düzeltilebilecek teknik hatalar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41’inci maddesi ile düzenlenmiştir.

41’inci madde ilk haliyle, “Teknik Hataların Düzeltilmesi” başlığıyla; “… vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan ölçü, tersimat ve hesaplamadan doğan fenni hataların düzeltilmesini, …” öngörülmekte idi. Tersimat hatasının paftada değişiklik meydana getiriyor olması Yargıtay tarafından mülkiyet değişikliği olarak değerlendirilmesi nedeniyle bu maddede 5304 sayılı Kanunla değişiklik yapılmıştır.


Yapılan değişiklikle birlikte 41’inci madde “Hataların Düzeltilmesi” başlığıyla; “… geometrik durumları kesinleşmiş taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplama hatalarının düzeltilmesi, …” şeklini almıştır.

 

Değişiklikte yer alan en önemli husus sınırlandırma hatalarının da idari yoldan düzeltilmesidir.

Sınırlandırma hatalarının tespiti; ölçü, tersimat ve hesaplama hataları gibi kolay değildir. Bu hataların tespiti, eldeki pozitif verilerle mümkün iken, sınırlandırma hatalarının tespiti aynı şekilde mümkün değildir. O nedenle de idari yoldan sınırlandırma hatalarının düzeltilmesi, risk taşımaktadır.

İdari yoldan düzeltilebilecek sınırlandırma hatalarının bazı verilere dayandırılması gereği duyulmuş ve idari yoldan düzeltilebilecek sınırlandırma hataları, 41’inci Madde Yönetmeliğinin 8’inci maddesinde tek tek sıralandırılmıştır.

5304 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41’inci maddesi şu şekli almıştır;

MADDE 41 – Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamadan doğan hatalar, ilgilisinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce resen düzeltilir. Düzeltme taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan 30 gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.

Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırı içinde kalanların re'sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir.

Bu düzenlemeye göre; 41 gereğince idari yoldan düzeltilebilecek hataları şu şekilde sıralayabiliriz;

– Düzeltmeye tabi hatanın, kadastro sırasında ya da sonradan yapılan değişiklik işlemleri sırasında yapılmış olmalıdır,

– Geometrik durumu kesinleşmiş olmalıdır,

– Düzeltilecek hatalar; Ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamadan doğan teknik hatalar olmalıdır.

B – Sınırlandırma Hataları

Sınırlandırma; Kadastro çalışmaları sırasında, muhtar, bilirkişi ve ilgili­sinin beyanı ile taşınmazın zeminde belirlenen sınırlarıdır. Kadastro sonra­sında yapılan işlemlerde ise sınırlandırma, aplikasyon değerleriyle belirle­nen sınırlardır.

Zeminde bu şekilde belirlenmiş olan sınırların hatalı olarak alınması ise sınırlandırma hatasına sebep olur.

Sınırlandırma hatalarının tespiti, ölçü, tersimat ve hesaplama hataları gibi kolay değildir. Bu hataların tespiti, eldeki pozitif verilerle mümkün iken, sınırlandırma hatalarının tespiti aynı şekilde mümkün değildir.

Zira, bir parselde sınırlandırma hatasından bahsetmekle, yıllar önce muhtar, bilirkişi ve ilgilisinin beyanına aykırı noktalar esas alınmak suretiyle ölçüm yapılmış olduğunu kabul etmek olacaktır. Bu taşınmazın ölçümünde herhangi bir hata tespit edilemiyorsa, kadastro çalışmaları sırasında, sınırlan­dırmaya aykırı sınırların esas alınmış olduğunun varsayımı ile hare­ket edilerek sınırlandırma hatasının düzeltilmesi, risk taşımaktadır ve sorumluluğu bulunmaktadır.

O nedenle de idari yoldan düzeltilebilecek sınırlandırma hatalarının bazı verilere dayandırılması gerekmektedir.

C Geometrik Durumun Kesinleşmesi

41’inci madde gereğince sınırlandırma hatalarının düzeltilmesi, geometrik durumun kesinleşmesi koşuluna bağlanmıştır.

Geometrik durumunun kesinleşmesi ne demektir?
“Geometrik durumun kesinleşmesi”; şeklinde bir tanım bulun­ma­maktadır. Ancak bunun ne olduğuna, 41 inci maddenin genel mantığından hareketle varmaya çalışacak olursak;

Önceki uygulamalarda; Yargıtay’ca; ölçü ve tersimat hatasının düzeltilmesinin paftada meydana getirdiği değişiklik mülkiyet değişikliği sayılmakta idi,

Halbuki, ölçü, tersimat ve hesaplama hatalarının idari yoldan düzeltilmesindeki mantık; kadastro paftasını, tesis kadastrosu sırasında ilk esas alınan sınırlara uygun hale getirmek idi. Hatanın; Ölçü, tersimat ve hesaplama hatası olarak belirlenmesi ise, bu durumun somut verilerle ifadesidir.

* Bu ikisi birleştirilerek bir sonuca ulaşmak gerekirse;

Kadastro öncesine ait verilere aykırı bir tahdit yapılmışsa, hatalı tahdidin, önceki verilere uygun hale getirilebilmesi öngörülmektedir.

Örneğin tasarruf krokisinde belirlenen duruma aykırı ölçüm yapılmış olabileceği gibi, öncesine ait bir resmi belge bulunduğu halde buna aykırı sınırlandırma yapılmış da olabilir. Bu halde; farklı durumlara göre taşınmazın kesinleşmiş geometrik durumuna bakılacak olursa;

1 – Kadastro çalışmalarında düzenlenen sınırlandırma krokisi önceki verilere aykırı olmadığı halde; bu krokiye aykırı noktalar ölçülmüşse; taşınmazın kesinleşen geometrik durumu, sınırlandırma krokisindeki durumudur.

2 – Kadastro öncesine ait tapu kaydı belli sınırları okuyor ve de bu sınırlar da halen zeminde mevcut olduğu halde buna aykırı tahdit söz konusu ise; taşınmazın kesinleşen geometrik durumu, önceye ait tapu kaydındaki durumdur.

3 – Kadastro öncesine ait remi bir kroki olduğu halde bu krokiye aykırı tahdit söz konusu ise; taşınmazın kesinleşen geometrik durumu, önceye ait olan krokideki durumdur.

4 – Fotoğrametrik çalışmalarda; parsel sınır çizgisi ile eş yükseklik eğrisi karıştırılmak suretiyle yapılan tahditlerde; taşınmazın kesinleşen geometrik durumu, kıymetlendirilmiş paftadaki durumudur...

Önekler çoğaltılabilir. İşte bu durumun belgelendirilmesi halinde sınırlandırma hatası düzeltilebilecektir.

Ölçü ya da tersimat hatası bulunmadığı halde bir sınırlandırma hatasın­dan bahsetmek bazı somut verilere dayandırılmalıdır. Aksi halde hatalı uygu­lamaya sebep olunur ve sorumluluğu bulunmaktadır.

D – Düzeltilebilecek Sınırlandırma Hataları

Sınırlandırma hataları özellik arz etmesi ve risk taşıması nedeniyle, 41’inci madde gereğince düzeltilebilecek sınırlandırma hataları, 41 Yönetmeliği­nin 8’inci maddesinde tek tek sıralandırılmıştır.

Buna göre;

“Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumu kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, tersimat ve hesaplama hataları dışında kalan;

a) Taşınmaza kadastro sırasında uygulanan kayıt sınırlarının sabit sınır niteliğinde olması ve halen zeminde mevcut olmasına karşın buna aykırı sınırlandırma yapılmış olduğunun,

b) Arazide değişmeyen sınır olduğunu gösteren demiryolu, kanalet, yol ve benzeri gibi değişmeyen ve sabit sınır niteliğinde olduğunu kesin olarak gösteren yapı ve tesisler bulunduğu ve bu yapı ve tesisler, krokisinde gösterilmiş olduğu halde, ölçü yapılırken bu sınırlara uyulmamış olduğunun,

c) Kadastro öncesine ait tapu krokisine aykırı olarak ya da hatalı kroki ve plân esas alınarak, sınırlandırma hatası yapılmış olduğunun,

ç) Parsel cephe hattında kırıklar bulunduğu halde düz geçirilmiş ya da düz olduğu halde kırık noktalı geçirilmiş olduğunun,

d) Birbirine sınır olması gereken taşınmazlar arasında binmeler ya da boşluklar olduğunun,

e) Fotogrametrik haritalara dayalı kadastro çalışmalarında, parsel sınırı teşkil etmeyen çizgiler esas alınarak sınırlandırma yapılmış olduğunun,

Anlaşılması halinde sınırlandırma hataları düzeltilir.

Sınırlandırmadan kaynaklanan bir hata bulunup bulunmadığı; tescilli belgeleri, varsa tespit tarihinden önce üretilmiş hava fotoğrafı, foto­grametrik harita gibi haritalar ile yararlanılabilecek diğer bilgi ve belgeler üzerinde zeminde ve büroda gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmak suretiyle belirlenir.

Gerektiğinde kadastrodan sonra sınır değişikliği olup olmadığı hususu, geçerli bir belge, muhtar ve mahalli bilirkişi beyanları ile tespit edilir.

Sınırlandırma hatalarına yönelik yapılacak düzeltmelerde, yeni bir parsel oluşturulmaz.Yapılacak inceleme sonucu düzenlenecek rapor doğrultusunda, sınırlandırma hatası tespit edilememesi halinde, düzeltme yapılamayacağına dair talepte bulunan taşınmaz maliklerine bilgi verilir.

* Konuyla ilgili bir YARGITAY kararı şu şekildedir;

“ … Somut olayda; kadastro müdürlüğünün 26.03.2007 tarihli işlemi ile 750 ve 752 parsel sayılı taşınmazlarda düzeltme yapılmıştır. Düzeltmenin nedeni ise taşınmazların tapulama tutanaklarının 26.01.1957’de kesinleştiği, bu tarihte taşınmaz üzerinde bulunan ev ve duvarın tapulama çalışmaları sırasında dikkate alınmadığı, bu şekilde sınırlandırma hatası yapıldığıdır. Mahkemece, işlemin yerinde olup, olmadığı hususunun denetlenmesi amacıyla taşınmaz başında keşif yapılmış, sınırlandırma hatasının dayanağı olan evin duvarlarının halen zeminde mevcut bulunduğu saptanmıştır. Taşınmaz üzerinde bulunan evin, yukarıda değinilen Yönetmeliği 8’inci maddesinin (b) bendinde sözü edilen sabit sınır niteliğindeki yapı kapsamında olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda işlemin Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapıldığı anlaşılmaktadır. …” (YARGITAY 14.HD.nin 01.04.2010 tarih; E.2010/2229, K.2010/3627 sayılı kararı)

Ek olarak; SINIRLANDIRMA hatası ile ilgili; Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından verilmiş kararda, konunun sınırlandırma hatası kapsamına girip girmediğinin tam olarak araştırılmamış olduğu yolunda YARGITAY kararları bulunmaktadır. (YARGIYAT 14. Hukuk Dairesinin; 26.06.2007 tarih E.2007/5964, K.2007/8324 sayılı; 01.05.2008 tarih E.2008/4318, K.2008/5657 sayılı kararları).

Yargıtay kararlarında, idari yoldan düzeltilebilecek sınırlandırma hatalarına 41’inci Madde Yönetmeliğinin 8’inci maddesinde yer aldığı belirtilip, 8’inci maddenin metnine yer verildikten sonra şu şekilde devam etmektedir;

“… Eldeki davada iptali istenen işlemin belirtilen Yönetmelik hükümleri gözetilerek yapılıp yapılmadığı dosya içerisindeki kanıtlardan anlaşılamamaktadır. O halde, Mahkemece Kadastro Müdürlüğünün, sınırlandırma hatası yapıldığı gerekçesiyle yaptığı düzeltme işleminin Yönetmelikteki yöntemlere uygunluğu yerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yapılacak keşifte saptanması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. … ”

Karardan çıkarılan sonuç;

İdari yoldan yapılacak sınırlandırma hatası düzeltmesinin Yargıtay tarafından da onaylanması için, düzeltmeye dair düzenlenecek raporda;

– İdari yoldan düzeltilen sınırlandırma hatasının; konunun uzmanı kadastro elemanları aracılığıyla yapıldığının belirtilmesi;

– Gerek görülmesi halinde mahallinde yapılan keşif ve hazır bulunanlardan bahsedilmesi;

– Hata mahiyeti net olarak izah edilip, 41’inci Madde Yönetmeliğinin 8’inci maddesinde sıralandırılan hata çeşitlerinden hangisine girdiğinin net olarak ortaya konması;

   Gerekmektedir.

E – Sınırlandırma Hatasının Düzeltilemeyeceği Durum

41’inci madde gereğince idari yoldan düzeltilebilecek sınırlandırma ha­talarını bir örnekle açıklamak gerekirse;

Ölçü ya da tersimat hatası bulunmaksızın sınırlandırma hatasının düzel­tilmek istenmesi hatalı sonuçlara neden olabilir. O nedenle de 41 Yönetme­liği­nin 8’inci maddesinde sıralanan veriler olmadıkça sınırlandırma hatasını dü­zeltmekten kaçınılmalıdır.

Ö r n e ğ i n ;

Bir taşınmazın, sicilinin oluşturulduğu ilk ölçüm sırasında geometrik du­rumu “kare” şeklinde belirlenmiştir. Taşınmazın tasarruf ve ölçü krokile­rin­deki şekli “Kare” dir.

Sicillerin oluşmasından sonraki bir tarihte, bu taşınmazla ilgili – ifraz, aplikasyon gibi – bir işlem sırasında, zemin durumunun “dik­dörtgen” şeklinde olduğu görülüyor. İlgilisi, zemin durumu esas alınmak suretiyle düzeltme talebinde bulunuyor.

Yapılan kontrollerde, bu taşınmazın ilk sınırlandırması esas alın­mak suretiyle yapılan ölçü, tersimat ve hesaplamada herhangi bir hata olma­dığı gibi Yönetmeliğin 8'inci maddesindeki verilerin de olmadığı anlaşı­lıyor. Buna rağmen düzeltme talep ediliyorsa, bu hata düzeltil­memeli­dir.

Zira; Yukarıda da verilen örnekte olduğu üzere “kare” şeklinde belirlenen ve hiçbir teknik hata ya da dayanak olmadığı halde plânında da “kare” şeklinde çizilen taşınmazın bugünkü durumu “dikdörtgen” şeklinde olduğu gerekçesiyle düzeltme yapılmak istenmesi durumunda Medeni Kanunun 719'uncu maddesine aykırı işlem yapılmış olur.

Medeni Kanunun 719’uncu maddesi; “…..Tapu plânları ile arz üzerindeki işaretler birbirini tutmazsa asıl olan plândaki sınırlardır …..” hükmündedir.

* Mülkiyet Değişikliği

5304 sayılı Kanun ile 41’inci maddeye getirilen bir başka yenilik de şudur;

Maddenin ilk halinde, idari yoldan düzeltilebilecek hatalar sırala­nırken; vasıf ve mülkiyet değişikliği kapsam dışı idi. Yapılan değişik­likte, vasıf ve mülkiyet değişikliğinin kapsam dışı olduğu hususunda herhangi bir belirtim bulunmamaktadır.

Vasıf ve Mülkiyet değişikliğinin kapsam dışı olduğuna dair belir­tim bulunmaması, vasıf ve mülkiyet değişikliğinin de idari yoldan ya­pılabi­leceği anlamına gelmez. O nedenle de, sınırlandırma hatası dü­zeltmeleri ile hiçbir şekilde mülkiyet değişikliğine sebebiyet verilme­melidir.

Sonuç olarak;

Herhangi bir ölçü, tesimat gibi teknik hata olmadığı ve Yönetmeli­ğin 8’inci maddesinde sıralanan koşullar bulunmadığı du­rumlarda idari yoldan sınırlandırma hatası düzeltilmemelidir. Yine sınırlandırma hatası adı altında mülkiyet değişikliği yapılmamalıdır;

Aksi halde;

* Medeni Kanunun 719’uncu maddesine aykırı olarak sınırlan­dırma hataları düzeltilmiş olur,

* Sınırlandırma hatlarının düzeltilmesiyle birlikte, idari yoldan mül­kiyet değişikliği yapılmış olur. Bu ise mülkiyet değişikliklerinde (sa­tış, hibe vs.) ve vasıf değişikliklerinde Devletin aldığı işlem harcı­nın alınamamasına sebep olur,

* Yine sınırlandırma hatalarının düzeltilmesiyle, hududu gayri sa­bit olan durumlarda Hazine taşınmazlarının yağmalanmasına neden olunur,

* Ayrıca Medeni Kanunun 1016’ncı maddesi gereğince Devletin sorumluluğu altında tutulan tapu sicillerinin güvenilirliği ilkesine ay­kırı olarak, Tapu ve Kadastro Kurumuna, dilediği gibi ve istediği za­man, düzeltme adı altında, mülkiyet değişikliği yapabilme hakkının verilmiş olduğunun kabulü ise; mülkiyet hakkının korunmasıyla ilgili Ana­yasa’nın temel ilkelerine aykırı hareket edilmiş olunur.

*   *   *

  • Görüntüleme: 37416

Related Articles