Yazan
Mesaj

hkocak
* TOPRAK TEVZİ ÇALIŞMASI (kullanıcı adı "AHMET OĞUZ" dikkatine)

4753 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalara dair iki ayrı karar bulunduğundan,
13.04.2009
bunlardan birinin 4753 sayılı Kanuna göre değil başka bir sebebe dayandırılmış

olduğundan bahsediyorsunuz. Farklı iki karar var, biri farklı sebebe dayandırılıyor.

Demek ki dava konularının da farklı boyutları vardı.

Öncelikle karar verilen örneklerin gereği yerine getirilmelidir. Tesis kadastrosu

çalışmaları yapılırken de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 47/D maddesi

gereğince yayımlanmış olan "Taşınmaz Malların Sınırlandırma, Tespit ve Kontrol

İşleri Hakkındaki YÖNETMELİK"in, 18'inci maddesi hükümlerine göre işlem

yapılmalıdır. ... Hüseyin KOÇAK

AHMET OğUZ
Kadastroya başlayacağımız bir köyde 1963 yılında 4753 sayılı kanun uyarınca

taşınmazların paftaları hazırlanmış belirtmelik tutanakları düzenlenerek yapılan
13.04.2009
işlemler askıya çıkartılmıştır. İlan sonucunda vatandaşlar taşınmazları kendi

adlarına tescilini istemedikleri gerekçesiyle taşınmazlar Maliye Hazinesi adına

tescil edilmiştir.

Bu taşınmazlardan bir kısmına 1998 yılında dava açılmış ve yargılama sonucunda

Maliye hazinesi adına olan tapular iptal edilerek taşınmazlar belirtmelik

tutanağında bahsi geçen kişinin mirascıları adına tesciline karar verilmiştir.<?

xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />

2000 yılında ise diğer bir kısım parsellere dava açılmış ve yargılama sonucunda

Maliye hazinesi adına tapuya tescil edilen taşınmazlardaki işlemin 4753 sayılı

kanuna göre değil de başka bir nedene dayanılarak yapıldığı gerekçesiyle açılan

davalar red edilmiştir.

Şimdi ise şahıslar 1998 yılındaki mahkeme kararını ve 3402 sayılı kanunun 46.

maddesini gerekçe gösterip taşınmazların kendi adlarına tespitlerinin yapılması

gerektiğiní Maliye hazinesi ise tapu kayıtlarını ve 2000 yılındaki mahkeme

kararlarını gerekçe göstererek taşınmazların tespitlerinin Maliye Hazinesi adına

yapılmasını istemektedirler.

Şimdi Yerel Mahkeme 3402 sayılı kadastro kanununda geçen Hazine adına tescil

edilmiş taşınmaz mallardan iskan suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen

yerler (işlemleri tamamlanmamış olsa dahi) başka bir şart aranmaksızın, hak

sahipleri adına tespit ve tescil olunur maddesinin aksine bir karar verdiği gibi bu

doğrultuda da bir karar vermiştir. Biz Kadastro teknisyeni olarak burada nasıl bir

yol izlemeliyiz. Bu köydeki taşınmazlarının tespitini yaparken 3402 sayılı kadastro

kanununun 46.maddesine istinaden şahıslar adına mı yoksa tapu kayıtlarına

ferhat_kizilkaya
Sayın Müfettişlerim;

Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü müdürlüğümüze Kadastro gören bir mahallede
14.04.2009
mevcut bulunan eski tapu kaydına istinaden var olan bir adanın kendi adlarına

tescil talebinde bulundu.

Söz konusu tapu kaydını tapu sicil müdürlüğünden sordurttuk halen yaşadığı ve

hatta 2007 yılında bu tapu kaydında işlem yapılmış. Bu birimde 2613 sayılı yasa

kapsamında 1980 yılında kadastro çalışmaları tamamlanmış ve bu çalışmalar

esanasında söz konusu tapu kaydı her hangi bir tedavül görmemiş ve

uygulanamayan tapu kayıtları listesindede geçmiyor.

Biz de 3402 sayılı yasanın 22. maddesinin 2. bendine göre 2006/8 sayılı genelge

doğrultusunda gerekli yazışmaları yaptık. Yer ada olması nedeniyle Bayındırlık İl

Müdürlüğünden tescili istenen alanın kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kaldığına

dair yazı geldi ancak yazıda taşınmazın tescilinde sakınca olup olmadığı

bildirilmedi.

Ayrıca Kıyı Kanununun 3. maddesinde de kıyı emniyeti ve ülke güvenliği ile ilgili

taleplerin bu yasa kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği yazıyor. Şimdi biz

Bayındırlığın yazısına göre işlemi reddelim mi yoksa bayındırlığa tescilde sakınca

Sayfa 23 of 231
Żlk Önceki Sonraki Son