ORMAN KADASTROSU
VE
2/B ÇALIŞMALARI
♦♦♦
Tapu – Kadastro Uygulamacıları
Orman Kadastro Uygulamacıları
Akademisyenler, Harita Mühendisleri,
Üniversiteler, Avukatlar
İçin Kaynak Kitap
♦♦♦
Güncellenmiş 8.Baskı
Ankara – 2023
(281 sayfa)
♦♦♦
Bilgi İçin Adres
Hüseyin KOÇAK; G.M.K.Bul.No.12, Kat.5, Da.102
06440 - Demirtepe / ANKARA
Tel: 0.532 643 43 70
Mail: "This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it."
♦♦♦
Ö N S Ö Z
Anayasa ile katı kurallarla güvence altına alınan ormanlar; tescile tabidir. Tescilin yapılabilmesi için de öncelikle ormanların kadastrosunun yapılması gerekir.
Orman kadastrosu; Orman Kanunu gereğince Orman İdaresi tarafından; Kadastro Kanunu gereğince de Tapu ve Kadastro İdaresi tarafından yapılmakta idi.
Uygulamadaki bu iki başlılığın sebep olduğu sıkıntılar yeni mevzuat düzenlemelerini gerekli hale getirdiğinden, gerek Orman Kanununda ve gerekse Kadastro Kanununda değişiklikler yapılmıştır.
Kadastro Kanununda yapılan değişiklikle; iki ayrı idare tarafından yapılan uygulamanın sebep olduğu sıkıntıların bertaraf edilmesi amaçlanmıştır.
Değişikliğe göre; henüz orman kadastrosu yapılmamış yerlerde ormanların kadastrosu kadastro ekiplerince yapılacaktır. Ayrıca 2/B sahalarının kullanıcıları ve varsa muhdesat sahipleri yine kadastro ekipleri tarafından belirlenecektir.
Orman Kanununda yapılan değişiklikte ise; orman haritalarının teknik hassasiyeti ile ilgili düzenlemeler önem taşımaktadır.
Buna göre, orman haritalarının teknik sorumluluğu bir harita ve kadastro mühendisi tarafından üstlenilecek; daha önce kadastrosu kesinleşmiş orman haritalarında yapılmış; ölçü, tersimat ve hesaplama gibi teknik hatalar idari yoldan düzeltilebilecektir. Ayrıca; daha önce yapılan sınırlandırmada unutulan ormanların, daha sonraki çalışma ile orman içine alınması da olanaklı hale getirilmiştir.
Yeni düzenlemeler, uygulamaya da farklılıklar getirmiştir.
O nedenle bu çalışma da; yeni duruma göre orman kadastrosu sırasında izlenecek yolun ne olduğuna, 2/B çalışmalarına, Tapu ve Kadastro İdaresi ile Orman İdaresi arasındaki diyaloglara, örneklere ve önerilere yer verilmiştir.
Yararlı olmasını dilerim. …
Hüseyin KOÇAK
* * *
ORMAN KADASTRO UYGULAMASI
Anayasa ile katı kurallarla güvence altına alınmış olan ormanlar, 6831 sayılı Orman Kanununun 11’inci maddesi gereğince tescile tabidir… Tescil, “orman” vasfıyla MALİYE HAZİNESİ adına yapılır.
Tescilin yapılabilmesi için öncelikle orman kadastrosunun kesinleşmesi gerekir. Son mevzuat değişiklikleri gereğince, orman kadastrosu 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
Orman kadastrosu ile ilgili mevzuatın tarihi geçmişi;
– Ülkemizde orman alanlarının kullanılmasını esas alan sahiplilik ilk kez 1837 yılında yayımlanan “Orman Nizamnamesinde” yer almıştır.
– Orman Kadastrosu ilk kez ve esaslı bir şekilde “Orman Tahdidi“ adı altında 1937 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanununda ele alınmıştır. Bu Kanun ile orman tahdidinin 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde bitirilmesi hedeflenmiştir.
– 1945 yılında yayımlanan 4785 sayılı Kanun ile; “Var olan gerçek veya tüzel kişilere, vakıflara ve köy, belediye, özel idare kamu tüzel kişiliklerine ilişkin bütün ormanlar” devletleştirilmiştir. Böylece 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilen orman alanlarının sınırlandırılması işlemi de orman tahdit komisyonlarına görev olarak verilmiştir.
– 4785 sayılı Kanunun, yumuşatılması amacıyla, 1950 yılında 5658 ve 5653 sayılı kanunlar yürürlüğe konmuştur. Yapılan bu değişiklikler ise, orman tahdit komisyonlarının yükünü daha da arttırmıştır.
– Mevcut kanunların uygulamasından istenen sonuç alınamaması ve ayrıca yapılan sınırlandırma çalışmaları sonucunda mülkiyet sorunlarında yığılmaların oluşması nedeniyle, yeni bir orman tanımının yapılması gereği gündeme gelmiş ve 1956 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu yürürlüğe konmuştur.
6831 sayılı Kanun yeni bir orman tanımıyla birlikte orman sınırlandırma çalışmalarını yeniden ele alarak bir dizi yeni düzenleme yapmıştır. 3116 sayılı Kanunun uygulamaya başlanmasından 6831 sayılı Kanunun uygulanması da dahil tüm orman sınırlandırma çalışmalarını sürdüren orman tahdit komisyonlarının yasal kuruluşları önemli bir değişikliğe uğratılmadan korunmuştur. Ancak uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle beklenen randıman alınamamıştır.
– 1961 yılında yürürlüğe giren Anayasamızın 131’inci maddesiyle orman alanlarının daraltılmayacağı amir hükmü getirilmiş ve aynı madde 1970 yılında değiştirilmiştir.
– Anayasa’daki bu değişikliğe paralel olarak da 6831 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde önemli sayılacak bir değişiklik yapılmıştır. 1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla yapılan bu değişikliğe göre; "1961 yılına kadar niteliğini bilim ve fen bakımından kaybeden yerler orman dışına çıkarılabilecektir." Yine aynı Kanun ile; orman tahdidi yerine orman kadastrosu tanımını getirmiş ve tahdit komisyonlarının da ismi, yapısı, işleyişi ve görevleri önemli ölçüde değiştirmiştir.
1744 sayılı Kanunun orman kadastrosu açısından en önemli yükü, bu tarihe kadar kadastrosu bitirilmiş ve bitirilmeyi bekleyen tüm orman alanlarında yeni bir çalışmayı gerekli kılmasıdır.
– 1982 Anayasamızın 169’uncu maddesi ile de orman niteliğini kaybetme zaman sınırı 31.12.1981 tarihine çekilmiştir.
– 1982 Anayasasının ilgili maddelerine paralel olarak 6831 sayılı Kanunun 2’nci maddesi 2896 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir. Yine 2896 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun 7’nci maddesinde yer alan orman kadastro komisyonlarının yapısında değişiklik yapılmıştır. Ayrıca orman kadastro komisyonlarına herhangi bir nedenle unutulmuş orman alanlarının da sınırlandırılması görevi verilmiştir.
– 1986 yılında yürürlüğe konan 3302 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde yapılan değişikliğe göre; daha önce madde metninde yer alan; "orman dışına çıkarma için, orman bütünlüğünün korunması, su ve toprak rejiminin zarar görmemesi" gibi kriterler 2’nci madde kapsamından çıkarılmıştır.
Ayrıca 2896 sayılı Kanunda yer alan sınırlandırılması şart koşulan “unutulan ormanların kadastrosu” görevi de komisyonlardan alınmıştır.
– 1987 yılında çıkarılan 3373 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun 1’inci maddesinin “F” ve “G” bentlerinde yapılan değişikliklerle “geçerli tapu “ ibaresi kanun metninden çıkarılmıştır.
– Daha sonra 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapan 05.11.2003 tarihli ve 4999 sayılı Kanun yürürlüğe konmuştur.
Bu Kanunun getirdiği yenilikler ise;
Orman haritalarının teknik sorumluluğunun da artık bir harita ve kadastro mühendisi tarafından üstlenilecek olması ve de daha önce kadastrosu kesinleşmiş orman haritalarında yapılmış, ölçü, tersimat ve hesaplama gibi teknik hataların idari yoldan düzeltilebilecek olması,
Ayrıca; “Unutulan ormanların, orman kadastro komisyonlarınca sınırlandırılabileceği” hükmünün yeniden orman mevzuatında yer almasıdır.
3402 sayılı Kadastro Kanununda değişiklik;
3402 sayılı Kadastro Kanununun bazı maddeleri 5304, 5831 ve 6495 sayılı Kanunlarla değiştirilirken, bazı ek maddeler de ilave edilmiştir. Ayrıca daha çok 2/B sahalarını ilgilendiren 6292 ve 6444 sayılı Kanunlar yürürlüğe konmuştur.
– 5304 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanununun 4’üncü maddesinde yapılan değişikliğe göre; orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların, ormanla olan müşterek sınırlarını tayin ve tespiti Kadastro Ekiplerince yapılır.
– 5831 sayılı Kanunla, 3402 sayılı Kanuna eklenen EK MADDE.4 ile; Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanın durumunu ve varsa muhdesatın kime ya da kimlere ait olduğunu belirleme yetkisi kadastro ekiplerine verilmiştir.
– 6495 sayılı Kanunla, 3402 sayılı Kanuna eklenen EK MADDE.5 ile de; Kadastrosu/tapulaması tamamlanan çalışma alanlarında, orman kadastrosu ya da tahdidi yapılmamış ormanlar varsa bunların kadastrosunun 3402 sayılı Kanunun 4 ve 39’uncu maddeleri gereğince yapılması hükmü getirilmiştir.
– 6292 sayılı Kanunla ağırlıklı olarak 2/B sahalarında kalan taşınmazların satışı düzenlenmiştir.
– 6444 sayılı Kanun ile de, 2/B sahalarında yapılacak satışlarda, satış koşullarını kolaylaştırıcı bazı yenilikler getirilmiştir.
Son mevzuat değişiklikleri olan 4999 sayılı Kanun ve 5304 sayılı
Kanun öncesinde yaşanan sıkıntılara kısaca değinmek gerekirse;
Kadastro çalışması yapılan birimlerde orman bulunması halinde, çalışmalara başlamadan 2 ay önce, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Orman Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapılmakta; Orman Genel Müdürlüğünden (Taşra Birimlerinden) gelecek bilgiye göre; eğer daha önce orman kadastrosu kesinleşmiş ise o sınıra aynen uyulmakta, henüz orman kadastrosu yapılmamış olan durumlarda ise bu sınırlar kadastro ekiplerince belirlenmekte idi.
Devlet ormanlarının da tescile tabi olması, orman sınırlarının hassas belirlenmesinin önemini daha da artırmaktadır.
Fakat; gerek kesinleşmiş orman kadastro haritalarına göre, gerek orman kadastrosu kesinleşmemiş olmasına karşın, orman kadastro komisyonlarınca düzenlenmiş sınır tutanak ve tahdit haritalarına göre ve gerekse kadastro ekiplerince belirlenmiş olsun; bu sınırlar; kadastro müdürlüklerince yapılan ilk tesis kadastro çalışmalarına en çok itiraz getiren konuların başında gelmekte idi.
İtirazlar; ormana sınır taşınmaz maliklerinden ya da orman idaresinden gelebildiği gibi, aynı sınıra hem orman ve hem de taşınmaz maliklerinden gelebilmekte idi.
Bunun başlıca nedenleri;
– Tapu ve kadastro mevzuatı ile orman kadastrosu mevzuatı arasında çelişki bulunması,
– Tesis kadastrosu sırasında, orman idaresiyle olan diyalog yetersizliği,
– Ve orman haritalarının teknik olarak gerekli hassasiyete sahip olmaması, idi.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü arasında muhtelif zamanlarda görüş alış verişi yapılmasına, karşılıklı bildiriler sunulmasına ve değişik tarihlerde protokoller yapılmasına rağmen iki idare arasında uyumlu bir çalışma ortamı tam olarak tesis edilememekte idi.
Bunun nedenlerini aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;
- A) Bir yerin orman olup olmadığı, 6831 sayılı Orman Kanununun 7’nci maddesi gereğince kurulan orman kadastro komisyonları tarafından belirlenmekte ve orman haritaları yine bu komisyonlar tarafından düzenlenmekte idi.
– Mülkiyet kadastrosu 3402 sayılı Kadastro Kanunu gereğince, kadastro müdürlüklerince yapılmakta, arazide belirlenen sınırların haritası düzenlenmekte ve Türk Medeni Kanununun öngördüğü tapu sicilleri oluşturulmaktadır.
– Kadastro müdürlüklerince, mülkiyet kadastrosu yapılan birim hudutları içerisinde orman bulunması durumunda; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4’üncü maddesi gereğince, orman kadastro komisyonları tarafından düzenlenmiş orman haritaları ve sınır tutanaklarına uyma zorunluluğu bulunmaktadır.
– Ormanlar 6831 sayılı Orman Kanununun 11’inci maddesi gereğince tescile tabidir.
– Teknik mevzuat gereği; tescile konu olan haritaların sorumluluğunun bir harita–kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi tarafından üstlenilmesi gerekir. Ancak, orman haritalarını düzenleyen komisyonlarda harita–kadastro mühendisi bulunmamaktadır.
Probleme neden olan ilk husus bu idi.
- B) Yine – 5304 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi – 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4’üncü maddesi; orman sınırlarının orman idaresi tarafından belirlenmemiş olası durumunda, bu sınırın kadastro ekipleri tarafından belirlenebileceği ve bu şekilde orman kadastrosunun da yapılmış sayılacağı hükmünde idi. Yani ormanla ilgili hiçbir teknik ve zirai bilgiye sahip olmayan kadastro elemanlarına orman sınırlarını belirleme yetkisi verilmişti.
Bu ise probleme neden olan ikinci husus idi.
- C) Orman sınırlarıyla ilgili olan bir başka konu da, kadastro müdürlüklerinin çalışma birimi ile orman kadastro komisyonlarının çalışma biriminin farklı olması idi.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 4’üncü maddesine göre; her köy ile belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her biri bir “Kadastro Çalışma Alanını” oluştururken; – mülga – Orman Yönetmeliğinin 14’üncü maddesi gereğince, orman kadastro komisyonlarının çalışma alanı ilçe idi.
Ç) Kadastro müdürlüğünce yapılan çalışmalarda; orman haritası bulunan durumda orman haritasının zemine uygulanmasında; harita olmayan durumlarda ise, zeminde doğrudan orman hudutlarının gösterilmesi için orman idaresinden –orman kadastro komisyonlarında görev yapabilecek formasyona sahip– eleman temin edilememesi, orman sınırlarının hatalı belirlenmesine ya da hatalı belirlendiği iddiasına sebep olabilmekte idi.
- D) Orman haritasını düzenleyen orman kadastro komisyonlarında harita–kadastro mühendisinin bulunmamasının yanı sıra, bu haritaların teknik olarak da yürürlükteki mevzuata uygun olarak düzenlenmemesi ve aynı yere ait orman sınır tutanaklarıyla tam uyumlu olmaması da en çok çelişkiye sebep durumların başında gelmekte idi.
ORMAN kadastrosuyla ilgili sorunlar, yalnızca Tapu ve Kadastro İdaresiyle Orman İdaresinin çalışmalarını aksatan konular olmayıp, aynı zamanda taşınmaz maliklerini de mağdur etmekte idi.
Farklı iki idare tarafından yapılan çalışmaların uygulamada sebep olduğu bu sorunlara son vermek amacıyla önce 5304 sayılı Kanun, en son olarak da 6495 sayılı Kanunlarla 3402 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve ek madde ile; orman kadastrosunun tek elden yapılması hedeflenmiştir.
Bu çalışmanın;
* Birinci Bölümünde; Ormanın tanımı ve ilgili mevzuat ile Kadastro Müdürlüklerince 3402 sayılı Kadastro Kanunu gereğince yapılacak çalışmalara,
* İkinci Bölümünde, Orman kadastro komisyonlarınca 6831 sayılı Orman Kanununa göre yapılan çalışmaların; kontrolü, tescili ve düzeltme işlemlerine,
* Üçüncü Bölümünde; 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarma işlemlerine, kullanım kadastrosuna ve 2/B sahalarının satışı ile ilgili koşullara,
* Dördüncü Bölümünde; Orman kadastrosu ile ilgili sorular ve bunlara verilen cevaplara,
* Beşinci Bölümünde ise; Orman mülkiyeti ile ilgili mevzuata,
Yer verilmiştir.
* * *