Av. Hüseyin KOÇAK
Bu makale; Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası tarafından 25 – 28 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenmiş olan 15'inci Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı'nda; Kadastro Komisyonu tarafından düzenlenmiş olan “Kadastroda Yeni Yönelimler ve Uygulamalar” konulu PANEL’de Tapu ve Kadastro Başmüfettişi (Harita Mühendisi / Hukukçu - halen AVUKAT) Hüseyin KOÇAK tarafından sunulan; "22/A GEREĞİNCE KADASTRO PAFTALARININ YENİLENMESİ"başlıklı konuşmasının metnidir.
I – KADASTRO PAFTALARININ YENİLENMESİ
Sayın Başkan, değerli katılımcılar; ben konuşmamda kısaca kadastro paftalarının yenilenmesine değineceğim. Bilindiği üzere oturum konumuz; “Kadastroda yeni yönelimler” dir. Oturum konusu ile ilgili olduğunu düşündüğüm için ben bu konuyu seçtim.
01 Ocak 2015 tarihi itibariyle Ülkemizin kadastrosunun % 99’u tamamlanmış durumdadır. Bu andan itibaren kadastro bilgileri, plânlama ve düzenli şehirleşme için altlık oluşturmak durumundadır… Düzenli bir şehirleşmeyi sağlamak amacıyla yapılacak plânlama için de öncelikle kadastro bilgilerinin ve sicillerin, sağlıklı olması gerekir. İşte bunu teminen kadastro paftalarının yenilenir.
Bilindiği üzere; kadastro paftalarının; teknik nedenlerle yetersiz kalmak, uygulama özelliğini yitirmek ve eksikliği görülmek gibi nedenlerle; zemindeki gerçek durumu yansıtmamaları halinde yenilenmesi gerekir. Yenileme çalışmaları halen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi gereğince yapılmaktadır.
II – KADASTRO PAFTALARI NEDEN YENİLENMEYE İHTİYAÇ DUYAR
PLÂN; Medeni Kanunun öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir şekilde tutulmasını sağlamak amacıyla yürürlüğe konmuş olan Tapu Sicil Tüzüğü’nün 7’nci maddesiyle “ana sicil” olarak belirlenmiştir.
A – Tapu Plânlarının Oluşturulması
Kadastro paftaları (tapu plânları) tesis kadastrosu ile oluşturulmuş olabileceği gibi daha sonrasında yapılan tapu – fen hizmetleri ile de oluşturulmuş olabilir.
Daha öncesinde bazı mevzuat düzenlemeleriyle plân oluşturma çalışmaları yapılmış olsa da; düzenli plân üretimine, 1934 tarihli 2613 sayılı Kanun ile il ve ilçe belediye sınırları içinde yapılan kadastro çalışmalarıyla başlanmıştır.
Belediye sınırları dışında kalan kısımlarda düzenli plân üretimi ise, 1950 tarihinde yürürlüğe giren 5602 sayılı Tapulama Kanunu ile başlanmış, bu Kanunun yerine 509 sayılı ve daha sonra da 1966 tarihli 766 sayılı Tapulama Kanunun yürürlüğü konmuştur.
Belediye sınırları içinde 2613 sayılı Kanun ile; bu sınırlar dışında ise 766 sayılı Kanun ile çalışmalar yapılmakta iken; 1987 yılı içerisinde her iki kanunun da yürürlükten kaldıran 3402 sayılı Kadastro Kanunun yürürlüğe konmuştur.
Kadastro çalışmaları halen 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre yapılmaya devam edilmektedir… Tapu–fen hizmetleri ise Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2010/4 ve 2010/22 sayılı genelgeleri ile yürütülmektedir.
Ayrıca; Tapu Plânları Tüzüğü ve Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümleri ise, hem tesis kadastrosu ve hem de tapu–fen hizmetleri için geçerlidir. 2010/11 sayılı genelge ile de; kadastral haritaların sayısal olarak üretilmelerini ve kontrollerini bir standarda bağlamak ve uygulama birliğini sağlamak amaçlanmıştır.
B – Yenileme Gerekliliği
1934 yılından beri üretilmekte olan kadastro paftaları; teknolojik gelişmeler karşısında teknik olarak yetersiz kalabilmekte ve zamanla eskiyen paftalarda silinti, yırtılma, kaybolma gibi nedenlerle, istenen ölçüde yararlanılamaz duruma düşebilmektedir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 22’nci maddesi; kadastrosu yapılmış bir yerde ikinci bir kez kadastro yapılmasını yasaklamıştır. Dolayısıyla eski paftalar ikinci bir kadastro ile yenilenemeyeceğinden, bu paftaların yenilenmesine olanak sağlayacak bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyulmuş ve bu amaçla 23.06.1983 tarih 2859 sayılı Kanun yürürlüğe konmuştur.
2859 sayılı Kanun halen yürürlükte olmasına rağmen, geçen yıllar itibariyle bu Kanundan istenen randımanın alınamamış olması sebebiyle yeni bir yasal düzenlemeye gerek duyulmuştur. 22 Şubat 2005 tarihinde kabul edilen 5304 sayılı Kanun ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Değişiklik yapılan maddelerden biri de 22’nci maddedir.
Değişiklik ile birlikte 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22’nci maddesi (a) bendi gereğince de kadastro paftaları yenilenebilecektir.
* Yenilenmesi gereken paftaların özelliklerinin ne olması gerektiği; 3402 sayılı Kadastro Kanununun da 22/a maddesinde şu şekilde yer almıştır;
Madde 22/a) “Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamadan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritaları tekrar düzenlenerek tapu sicilinde gerekli düzeltmeler yapılabilecektir.”
III – PAFTALARIN YENİLENMESİ
A – Yenilenecek Paftaların Özellikleri
22/a gereğince, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamadan kaynaklanan hataları gidermek üzere;
A – Teknik nedenlerle yetersiz kalan,
B – Uygulama özelliğini kaybeden,
C – Eksikliği görülen,
D – Zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen,
Kadastro haritaları 22/a gereğince yenileme çalışmalarına tabi tutulup tapu sicillerinde gerekli düzeltme yapılabilir.
Teknik nedenlerle yetersiz kalmak, uygulama özelliğini yitirmek, eksikliği görülmek ve zemindeki sınırları doğru göstermemek gibi paftaların yenilenmesini gerektiren sebeplerin her biri başlı başına diğerinden bağımsız olmayıp, birbiriyle iç içe girmiş ve birbirini doğrudan etkileyen sebeplerdir.
Şöyle ki;
* Bir pafta teknik nedenlerle yetersiz kalmışsa, bu pafta aynı zamanda uygulama özelliğini de kaybeder.
*Bir paftanın uygulama özelliğini kaybetmesi, onun teknik nedenlerle yetersiz kalmasındandır.
* Bir paftanın eksikliği bulunuyorsa, bu pafta ile uygulama verilmesi mümkün değildir.
* Bir pafta zemindeki sınırları doğru göstermiyorsa, bu o paftanın teknik olarak yetersizliğinden kaynaklanır. Buna bağlı olarak uygulama özelliğini yitirdiğinin de bir göstergesidir.
B – Yenileme Çalışmalarının Seyri
Yenileme çalışmalarında sırasıyla;
– Uygulama ekibi oluşturulur.
– Uygulama (yenileme) ilânı yapılır.
– Tapu kayıtlarında belirtme yapılır.
– Hukuki ve teknik belgeler temin edilir.
– Tahdit çalışmalarına geçilir.
– Teknik çalışmalar yapılır.
– Sınırlandırma krokisi düzenlenir.
– Ölçü krokisi düzenlenir.
– Şeffaf altlık üzerine çizi yapılıp, parsellere son şekli verilir.
– Zemine aplikasyon yapılır.
– Röleve alımı ile “ada ölçü krokisi” düzenlenir.
– “Ada raporu” düzenlenir.
– “Uygulama tutanağı” düzenlenir.
– Yeni paftaların çizimi yapılır.
– Yüzölçüm hesabı yapılır.
– Kontrol çalışmaları yapılır.
– Askı ilânı yapılarak uygulama kesinleştirilir.
– Eski paftalar iptal edilir.
– Yeni paftalara geçerlik kazandırılır.
– Fen klâsörleri düzenlenir.
– Yeni tapu kütükleri düzenlenir.
– Merkeze bildirim yapılır.
YENİLEME çalışmalarının SEYRİ yansıda görülmektedir… Ben ayrıntılara girmeyeceğim… Eğer soru gelirse cevaplamaya çalışırım… BENİM söyleyeceklerim; yenileme mevzuatı ve yenileme çalışmalarından istenen randımanın alınmasını sağlamak konusunda değerlendirme yapmak olacaktır.
IV – 22/A VE 2859 SAYILI KANUN HAKKINDA DEĞERLENDİRİLME
1983 tarihli 2859 sayılı Yenileme Kanunun halen yürürlükte iken Madde 22/a düzenlemesine neden gerek duyuldu?
Madde 22/a ve Yönetmeliği; 2859 sayılı Yenileme Kanunu ve Yönetmeliğine göre, formalitesi daha az kapsamı daha geniş tutulmuş görünmektedir.
Ancak burada esas olan şey; elde mevcut olan eski paftalardan hareketle yeni paftaların oluşturulmasıdır. Her iki düzenlemede de hedef ve yapılacak çalışmanın özü aynıdır.
2859 sayılı Yenileme Kanunundan istenen randıman neden alınamadığı konusunda teşhis doğru konulamaz ise 22/a gereğince yapılacak çalışmalardan da istenen randıman alınamayacaktır. İstenen randımanın alınabilmesi için yenileme çalışmalarında görev yapacak teknik elemanların bazı özelliklere sahip olması gerekir.
Yenileme çalışmalarında görev yapacak teknik elemanın belli bir tecrübe ve birikime sahip olması ve eski paftalar ile zemin arasında kurulacak bağlantılarla ilgili karşılaşacağı her duruma göre inisiyatifini kullanabilecek durumda olması gerekir…
Bunun için de yenileme çalışmalarında görev yapacak kadastro elemanlarının mutlak surette eğitime tabi tutulması gerekir.
İhale suretiyle yapılacak çalışmalarda da; Yüklenici müteahhit ve elemanlarının da aynı şekilde eğitime alınması gerekir. Aksi halde; yapılan çalışmayla yeni pafta değil, göstermelik sayı üretilmiş olur.
* * *
S O R U ) (H.B.) 22/a uygulaması yapacak personelin eğitime tabi tutulması gerektiğinden bahsettiniz. Diğer taraftan siyasilerin 2023 hedefinden bahsediyorlar. Dediğiniz şekilde bir yol izlenmesi halinde, 22/a gereğince yapılacak yenileme çalışmalarında, 2023 hedefine nasıl ulaşılacak? Bir de sayısallaştırma çalışmaları bulunmaktadır. Paftaların bir an önce sıhhatli hale gelmesini sağlamak için sizce 22/a çalışmalarına mı, yoksa sayısallaştırma çalışmalarına mı ağırlık verilmelidir.
CEVAP) (H.K.) Bu soru için teşekkür ederim… Öncelikle konu teknik bir konudur. 22/a çalışmalarında izlenecek yol; Siyasiler öyle istedi diye süratli bir çalışma değil, çalışmanın özelliği konusunda siyasileri bilgilendirmek ve de beklentiyi ona göre oluşturmak olmalıdır. İki kere iki dört ise dörttür, beş etmez. Siyasiler beş etmeli diyor diye biz de beş olacak şekilde hedef belirleyemeyiz... Ben bir haritacıyım, haritaların teknik olarak sağlıklı olmasını isterim. Ben bir kadastrocuyum sicillerin sağlıklı olmasını isterim. Ve ben bir insanım, benim bir kapasitem vardır. Benden kapasitemin üstünde bir beklenti olmamalıdır... Dediğim gibi konu teknik bir konudur ve o teknik konu hakkında ilgili yerleri bilgilendirmek biz haritacılar ve kadastrocuların görevi olmalıdır.
Siyasiler hedef 2023 dedi diye, mevcut çalışma sistemi ile pafta üretme süratiyle yenileme çalışmaları yapılıp, 2023 hedefi için belirlendiği kadar da pafta yenilenmiş olsun. Peki 30 Ekim 2023’te ne yapılacaktır? Yani biz, bizden beklenen bütün paftaları yeniledik görüneceğiz, ancak 30 Ekim 2023’te bir de bakacağız ki; yenilenen paftaların pek çoğu yine teknik olarak sağlıksız durumda olacak. Hal böyle olunca 22/a çalışmalarıyla biz sağlıklı pafta mı ürettik, yoksa şu adet paftayı yeniledik görüntüsü altında ürettiğmiz şey yalnızca rakam mı?
İşte ben tam da onu söylüyorum. 22/a gereğince yenileme çalışmalarıyla rakam üretmeyelim. Paftaları sağlıklı hale getirelim.
Eğitime gelince; Konuşmamda da bahsettiğim üzere yenileme ile ilgili olan 2859 sayılı Kanun 1983 tarihlidir. Eğer yenilemenin mantığı o zaman ve devamı zamanlarda kavranabilse ve de o doğrultuda personel eğitilegelse idi, 2005 tarihli olan 22/a düzenlemesine de, sayısallaştırma mevzuatına da gerek kalmayacaktı.
Daha önce Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan yenileme çalışmaları halen yükleniciler vasıtasıyla yapılmaktadır. Kadastronun mantığını bilen Kadastro elemanları tarafından yapılan yenileme çalışmalarından istenen randıman alınamazken, yüklenici tarafından yapılan çalışmalardan alınacak randımandan nasıl emin olunabilecektir… Eğitim yalnızca Kadastro elemanları için değil yüklenici elemanları için de düşünülmelidir.
Sonuç olarak bir kez daha tekrar etmek gerekirse; 22/a yenileme çalışmalarıyla rakam üretmeyelim. Paftaları sağlıklı hale getirelim. Bunun için de, personel eğitimi şattır... Ve de konu hakkında siyasileri doğru bilgilendirip, beklentinin ona göre oluşmasını sağlayalım.
* * *
SORU) (M.Y.) Yenileme çalışmaları sırasında, sınır tanımları içerisinde bir de “sabit sınır” tanımı bulunmaktadır. Sabit sınırlı olan taşınmazlar da yenileniyor ve bir de yüzölçümünü değiştiriyorsunuz. Devletin güvencesinde olan taşınmazın yüzölçümünü değiştirmek hatalı bir uygulama değil mi, Zaten sınırlar sabit iken o taşınmazlar neden yenilenir. Bu durumdaki taşınmazları yenilemek bir aldatmaca değil midir? Yüzölçümün değişmesi Devletin güvencesi kuralına aykırı değil midir?
CEVAP) (H.K.) Devlet taşınmazları yüzölçümleri ile değil sınırları ile güvence altına alır. Bu konuda çok sayıda Yargıtay kararları bulunmaktadır. Yargıtay kararları; Devlet taşınmazları sınırları ile güvence altına aldığından bahsedip, bu sınırlar içerisindeki doğru yüzölçümü maliki biliyor saymaktadır. Buna dayanak olarak da Medeni Kanunun 1020’inci maddesini almaktadır.
Sabit sınırlı taşınmazlar neden yenilenir. Az önceki konuşmamda da belirttiğim üzere kadastro paftaları 1934 yılından beri üretilmektedir. 1930’lu, 40’lı, 50’li, 60’lı, hatta daha yakın tarihli paftalarla dahi aplikasyon yapılmak istendiğinde zemindeki noktayı tam olarak işaretleyebilmek mümkün değildir. Uygulamacı bir mühendis olarak bunu en iyi değerlendirecek olanlardan biri de sizsiniz. Ancak, belli bir aplikasyon kusuru giderdikten sonra ulaşılan sınırlar ile paftadaki sınırların birbiri ile aynı olduğu kanaatine ulaşılabiliyorsa, işte o sınırlar sabit sınır olarak kabul edilmektedir. Yoksa; sabit sınırdan, paftasıyla birebir uyumlu zemin durumu bahsedilmemektedir.
Dediğim gibi Devlet taşınmazları sınırları ile güvence altına almaktadır. Yenileme çalışmaları ise bu sınırları sağlıklı hale getirmek için yapılmaktadır… Amacına uygun şekilde yapılacak yenileme çalışmaları için, ilgililerin aldatılması ifadesi asla kullanılacak bir ifade değildir.
* * *