Av. Hüseyin KOÇAK
Bu sayfa; Nisan-2024 itibariyle güncellenmiştir..
51 – Askı İlânının 30 Gün Yapılması
Askı ilânının 30 gün yerine 29 gün yapılmış olması kesinleşmeye engel teşkil eder, eğer bu yönde bir dava açılırsa askı ilânı yapılmamış sayılır ve de yeniden yapılması gerekir. Eğer askı ilânı üzerinden 10 yıllık süre geçmişse ve de bu süre içerisinde herhangi bir şekilde konu gündeme gelmemişse; o zaman Medeni Kanunun 712'nci maddesi gereğince artık yapılan tesciller geçerli olur.
52 – Kadastro Çalışmaları Sırasında İfraz
Bir parselde dört hissedar var, hissedarlardan ikisinin evleri var. Bu parsel, evlerin her biri müstakil bir parsele gelecek şekilde 4 eşit parçaya ayrılarak tespit edilebilir mi?
Bilindiği üzere 3402 sayılı Kanunun 47/K Yönetmeliğinin 3'üncü maddesinde; "İmar plânı bulunmayan yerlerde; Belediye encümeni veya il idare kurulunun (il özel idaresinin) kararı aranmadan, zeminde fiilen oluşmuş sınırlara göre sınırlandırma ve tespit yapılır" hükmü bulunmaktadır.
Hissedarlar, mevcut evler müstakil birer parsel içine rastlayacak şekilde zeminde yerlerini belirleyebiliyorsa, bu madde gereğince, kadastro tespiti, talep doğrultusunda yapılabilir.
53 – Zabıt Defterinde Bulunan Şerhler Kadastro Çalışmalarında Kaldırılamaz
Zabıt defterinde yer alan şerhler kadastro çalışmaları sırasında kaldırılamaz. Tapu Sicil Tüzüğünün 11'inci maddesi; "Kanunda veya bu Tüzükte yazılı istisnalar dışında, yazılı istem olmadıkça tapu sicili üzerinde işlem yapılamaz. ..." hükmündedir.
Tapu müdürlüğünün kaldıramadığı bir şerhi kadastro çalışmaları sırasında Kadastro Müdürlüğünün kaldırması da düşünülemez. O nedenle de eğer kadastro çalışmaları devam ettiği süre içerisinde ilgilisi Tapu Müdürlüğüne gidip bu şerhin kaldırılmasını talep eder de şerh kaldırılırsa 3402 sayılı Kanunun 40'ıncı maddesi gereğince Tapu Müdürlüğü tarafından durumun bildirilmesi halinde şerhler kaldırılmış olarak tespit çalışması yapılabilir.
Aksi takdirde şerhlerin yeni tespitlere taşınması gerekir. Kadastro kesinleştikten sonra, aynı şekilde ilgilisinin başvurup şerhi kaldırması mümkündür.
54 – Ada Numarası Mahalle Bazında Verilir
3402 sayılı Kadastro Kanunu gereğince kadastro çalışması köy ya da mahalle bazında yapılmaktadır. Her bir çalışma alanı komşu çalışma alanından bağımsız olarak numaralandırılır. Komşu çalışma alanının aynı ilçeye ait diğer mahalle olması da bu durumu değiştirmez. 2010/11 nolu genelgenin 32'nci maddesinde de, her bir çalışma alanının 101 ada numarasından başlatılacağı bilgisi bulunmaktadır.
55 – Kısmi Kadastro ve Bilgilendirme İlânı
Askı ilânı öncesinde “bilgilendirme ilânı” yapılması hususu 4 Ekim 2009 tarihli ve 238–3943 sayılı talimatnamede yer almaktadır. Talimatta, kısmi ilânın amacı; ... Tespit maliklerinin adı, soyadı, baba adı ve hisseleri ile kadastro harçlarında yapılmış maddi hataların çalışmalar sırasında fark edilmediği, dolayısıyla da kadastro komisyonuna itiraz edilmeyip, askı ilânı süresi içerisinde Kadastro Mahkemesine dava açılma yoluna gidildiği, halbuki bu tür maddi hataların, askı ilânı öncesinde düzeltilmesini sağlamak amacıyla bilgilendirme ilânına gerek duyulduğundan ...; bahsedilirken;
Aynı talimatnamenin 5'inci maddesinde ise; kısmi olarak askı ilânına alınacak taşınmazlar ... için bilgilendirme ilânı yapılmayacağından bahsedilmektedir.
Bilgilendirme ilânının asıl amacı, maddi hatalar için dava yoluna gidilmeden idari yoldan çözülmesini amaçlarken, 5'inci maddeye böyle bir ifadenin konması aslında çelişkidir. Çünkü, kısmi olarak ilâna alınan çalışmalarda da aynı hataların yapılması mümkündür. Ancak maddi hatanın yapılmadığından emin olunacak kadar küçük ve kontrol altına alınabilecek kapsamdaki yerler için bilgilendirme ilânına gerek olmadığı düşünülmüş olmalı, ama bu da yanlış değerlendirmelere sebep olabilmektedir.
Eğer askı ilânı öncesi bir bilgilendirme ilânına gerek duyulup, talimat yayımlanmışsa bu bütün çalışmalar için geçerli olmalıdır.
O nedenle de; bilgilendirme ilânına gerek duyulup bir genelge yayımlanmışsa, herhangi çifte standarda sebep olunmaması bakımından genelgenin 5'inci maddesi Genel Müdürlükçe yürürlükten kaldırılmalıdır.
56 – Meraların Tahsis Amacının Değiştirilmesi
4342 sayılı Mera Kanununun 14'üncü maddesi gereğince; Meraların tahsis amacının değiştirilmesi Valiliklere aittir. 14'üncü maddede sıralandırılan nedenlerle mera tahsis amacının değiştirilmesiyle ilgili düzenleme; "... ilgili müdürlüğün talebi, komisyon ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilir. ..." şeklinde yer almaktadır.
Valilik Oluru varsa mutlaka komisyon ve defterdarlığın da uygun görüşü vardır. Hal böyleyken, valiliğin gerekli formaliteleri yerine getirdiğinin kabul edilmesi gerekir. Aksi halde, valiliğin sorgulanması anlamına gelebileceğinden Tapu ve Kadastro İdaresi tarafından komisyon kararında ısrar edilmemesi gerekir.
57 – Mera Tahsisi ve Genel Sınır
Kadastro çalışmaları sırasında geçirilen genel sınır, idari sınır değildir. Meraların tahsisi yetkisi ise Valiliklere aittir. Valilik, değil kadastro genel sınırı, idari sınırı içinde bile bulunsa başka köyün kullanımına tahsis yapabilir. Öncesinde tahsis varsa zaten sorun bulunmamaktadır. Tahsis yoksa, o zaman da ilgili köyün Valiliğe başvurması gerekir.
58 – Mükerrer Parsel Numarası Verilmesi
Tesis kadastrosu sırasında iki ayrı parsele aynı parsel numarası verilmesine karşın, bunlardan birinin askı ilânına çıkarılarak kesinleşmiş diğeri ise askı ilânına çıkarılmamış ve tescili de yapılmamış olduğu örneklerle karşılaşılmaktadır.
Bu durumda; tescili yapılan parsel numarası muhafaza edilip, tespit yapılmayan parsele o köye ait son parsel numarası verilerek tespit harici olarak bırakılmalıdır.
59 – Toprak tevzii Paftalarının Uygulanması
Tesisi kadastrosu sırasında toprak tevzi paftalarına göre çalışma yapılacaksa; "Toprak tevzii paftasına uymak kaygısıyla zemine aykırı hareket etmekten; zemine uymak kaygısıyla da tevzii paftalarına aykırı hareket etmekten kaçınılmalıdır."
Burada vurgulamak istenen şudur;
Toprak tevzii paftalarında görünen parsellerin sınırları zeminde bulunuyor olsa bile bugünkü teknik yöntemlerle aplike edilmek istendiğinde tam zemindeki sınırlarıyla çakışmamaktadır. Bu ise tevzii paftalarının teknik olarak yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. O nedenle de haritaya bire bir uyma olanağı kalmamaktadır.
Diğer taraftan; harita zemine uygulanamıyorsa, o zaman eldeki verilerle tahdit ve tespit yapılmalıdır. Ancak, yapılan bu çalışma tevzii paftasıyla bariz farklılık da göstermemelidir. O nedenle de tevzii paftalarından hiç değilse şeklen yararlanılması bakımından tümden bir kenara atılmaması gerekir.
60 – Orman Haritasındaki Sarı Boyalı Yerlerin Kadastrosu
Kadastro müdürlüğü tarafından yapılan kadastro çalışmaları sırasında orman olduğu gerekçesiyle genel sınır dışında bırakılan yerler, daha sonra yapılan orman kadastrosu haritasında, kültür arazisi olduğu gerekçesiyle, sarı boyalı olarak gösterilmişse, buralarda yapılacak kadastro çalışmalarındaki zilyetlik için hangi tarih esas alınacaktır.
Daha önce kadastro (ya da tapulama) çalışmaları sırasında orman olduğu gerekçesiyle tespit dışı bırakılması da o yere orman vasfı kazandırmaz. Sonuçta, kadastro müdürlüğü tarafından tespit dışında bırakılan yer orman kadastrosu çalışmaları sırasında da orman dışında bırakılmıştır. Bu da göstermektedir ki o yer "orman" değildir, hiç bir zaman olmamıştır.
Bu durumdaki yerlerin genel sınır içinde ya da dışında bırakılmış olması da o yerin "orman" olmama konusundaki durumunu değiştirmez. Ancak, genel sınır içinde ya da dışında olması, bu aşamadan sonra yapılacak işlemi belirleyecektir.
Şöyle ki;
- a) Eğer söz konusu yerler 1960 yılında yapılan kadastro (ya da tapulama) çalışmalarında genel sınır dışında bırakılmışsa, orman haritasında da orman ile ilgisi olmadığı göründüğüne göre; o kısımda henüz kadastro yapılmamış demektir. Bu durumdaki yerlerde 3402 sayılı Kadastro Yasası gereğince kadastro çalışması yapılır ve de zilyetlik durumuna göre de tahdit ve tespit yapılması da mümkün olur.
- b) Eğersöz konusu yerler 1960 yılında yapılan kadastro çalışmalarında genel sınır içine alınmışsa o takdirde uygulama farklılık gösterir. Bu konu en son olarak 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen "GEÇİCİ MADDE 8" ile belirlenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 8 – Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır."
* * *