Yazan
Mesaj

nirengi
Sayın Müfettişlerim,

Bilindiği üzere Genel Müdürlüğümüz tapulama harici yerlerdeki hazineye ait
15.10.2012
taşınmazların kadastroya tabii tutulması için ihale yaptı. Bizlerde yüklenici firma

gelmeden işlemlere nasıl yön vereceğimiz konusunda beyin jimlastiği yaparken

ikiye ayrıldık.

Birinci görüş; tapulama harici bırakılan bütün taşınmazlara girilerek kadastroya

tabii tutulacağı yönünde olup 2009/7 sayılı genelgenin 3. maddesinin

işletilmeyeceği yok hükmünde olduğu görüşündedir.

İkinci görüş ise; benim de dahil olduğum görüştür ki 2009/7 sayılı genelgenin 3.

maddesinde belirtildiği gibi orman olduğu gerekçesi ile tapulama harici bırakılan

yerlerden daha sonra geçen orman kadastrosu sonucu orman dışarısına çıkartılan

kültür arazileri 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre kadastroya tabii

tutulur hükmünde olduğu açık ve nettir. Bu hüküm varken Orman olduğu gerekçesi

ile tapulama harici bırakılan yerlerde bu ihale kapsamında sadece hazineye ait

taşınmazların kadastrosunun yapılabileceği ve bir de orman olduğu gerekçesi değil

de başka sebeplerden tapulama harici bırakılan yerlerin kadastrosunun

yapılabilmesi gerektiğidir.

Bizler çalışma yaparken nasıl bir yol izlemeliyiz?

bu şekilde bir sorum vardı ve işlemlerin gidişatı tapulama harici bırakılan yerlerin

tamamının kadastroya tabii tutulması yönündedir.Mühendislerimiz bu şekilde

olacağını söylemektedirler.

Burada bir haksızlık olacağı kanaatindeyim 1 yıl önce ek 8 göre girilmiş birimde

vatandaş rahatça yerlerinin tapusunun alabilmişken şimdi sırf ormanın tescilinin

sağlanamamış olmasından dolayı yıllardır zilyet ettiği yerleri kullanıcısını

belirterek hazine adına tespitinin yapılmasının doğru olmayacağı

kanaatindeyim.Hatta ve hatta ormanının tescili sağlanan birimlerde bulunan

tescil harici yerlerin bile hazine adına tescillerinin sağlanacağı söz konusu

onur kürşad camcı
22-a uygulaması yaptığımız birimde, kadastro çalışmaları bittikten kısa bir süre

sonra birimde Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları başlamıştır. Toprak tevzi
16.10.2012
komisyonu tarafından yapılan çalışmalar neticesinde, birimdeki büyük parseller

bölünerek belirli miktarlarda köylülere dağıtılmıştır. Daha sonra bir fen memuru

ifraz neticesinde oluşan parsellerin sınırlarını zemine aplike etmiştir. Bu

aplikasyon neticesinde vatandaşlar sınırlarını belirtmiş ve yaklaşık 55 yıldır bu

şekilde kullanıyorlar. Birim açıldıktan sonra köydeki parsellerin zemin durumunun

alımı muhtar ve bilirkişiler ile birlikte yapıldı. Zemin alımı çoğu yerde paftasıyla

uyumsuzluk gösteriyor. Bu durumda değerlendirme yaparken zeminde oluşan

sınırları sabit sınır sayabilir miyiz? Teknik belgesini mi esas almamız gerekir? Bu

konuyla ilgili mevzuatta bir şey bulamadım. Şimdiden teşekkür ederim. (kadastro

ottoman_
Syn Kürşat Camcı, Sabit sınırlar: yol, eski duvar, dere, vb.fiziki durum belirten

yapılardan oluşur. Muhtar, bilirkişilerin belirttiği sınırlarda bunlardan biri yoksa,
16.10.2012
mesela sadece kazık dikenli tel vs. varsa bu sabir sınır değildir. Fakat 41.m

düzeltme yönetmeliğinde "gerektiğinde kadastrodan sonra sınır değişikliği

olmadığı muhtar, bilirkişi ve belge neticesinde belirlenir" denilmektedir, bu

durumda 41.m göre düzeltme yapılabilir diye düşünüyorum. Belirtmekte fayda var

belki yardımcı olur, kadastrodan önce yapılmış olan bir ev Yargıtayca sabit sınır

kavramında sayılmıştır, yani eski bir yapı sabit sınır sayılıyor. saygılar...

ottoman_
Syn Hüseyin KOÇAK hocam, özellikle sizden rica edeceğim bu sorumun cevabına bir

örnek ya da bir cevap daha görmüş değilim. İzninizle sual ediyorum:
16.10.2012
Bir taşınmaz kadastro esnasında muhtar ve bilirkişilerin tespitiyle nizami olarak

ölçülmesine rağmen, bir kısmına parsel numarası verilip tescil edilmiş, keza bir

kısmı da kayıtsız, tutanaksız tescile tabi olmamış. Ölçülmesine rağmen paftasına

dahil edilmemiş olması hata olduğunu bariz şekilde belli ediyor. Anlattığım bu

durum 41.M kapsamında çözümü mümkün durumlardan mıdır.. teşekkürler,

Sayfa 208 of 231
Żlk Önceki Sonraki Son