Av. Hüseyin KOÇAK
Bu sayfa Nisan-2024 itibariyle güncellenmiştir.
31 – Vatandaşlıktan Çıkartılanın Tapulu Malının Tespiti
Tesis kadastrosu sırasında, zabıt defterinde malik görünen kişinin vatandaşlıktan çıkartılmış olduğu anlaşılıyorsa;
Vatandaşlıktan çıkarma işleminin üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçmişse ve bu taşınmaz üzerinde 20 yıl süresince bir başkası zilyetlik bulunuyorsa, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 13/c gereğince zilyedi adına tahdit ve tespit yapılması gerekir. Eğer zilyetlik 20 yılı doldurmamışsa; bu yerler, yine aynı Kanunun 18/1’inci maddesi gereğince Hazine adına tahdit ve tespit edilir.
32 – Toprak Tevzi Paftalarına Göre Tahdit ve Tespit
Kadastro Kanununun 47/D Yönetmeliğinin 18'inci, madde (b) bendi; "Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallardan iskân suretiyle veya toprak tevzii suretiyle verilen yerler, işlemleri tamamlanmamış olsa dahi, varsa iskan defterleri, dağıtım cetvelleri veya ilgili idarelerce düzenlenmiş herhangi bir belgeye istinaden başka bir şart aranmaksızın hak sahibi adına, sınırlandırma ve tespit yapılır" hükmündedir.
Bu hüküm gereğince, tablendikatif listesini dikkate almanız gerekir.
İlk tesis kadastrosu sırasında; toprak tevzi paftalarına göre tahdit yapmak kaygısıyla fiili duruma aykırı tahdit yapmaktan ve fiili duruma göre tahdit yapmak kaygısıyla da tevzii paftalarına aykırı tahdit yapmaktan kaçınılmalıdır.
Toprak tevzii paftaları teknik yönden istenen hassasiyette olmamaktadır. Zemindeki parsel şekilleri ile paftasındaki parsel şekilleri aynı olsa bile çakıştırılmak istendiğinde yine tam olarak çakıştırılamamakta ve sistematik kayıklıklara rastlanabilmektedir. O nedenle de toprak tevzi paftaları birebir esas alınmamalı, zemindeki oluşum paftadaki şekilleri teyit eder görüntü içerisinde ise ve de tevzi paftasındaki şekillerle aykırı bir durumu yoksa, zemindeki şekiller esas alınmalıdır.
Zeminde, tevzi paftasından farklı şekillerin oluşması her zaman mümkündür. Tevzii paftası ile zemin birbirine uymuyor diye tevzii paftalarının tümden bir tarafa bırakılması da doğru değildir.
O nedenle de; zemin ile tevzi paftasındaki ortak noktalar bulunmalı, bulunan bu noktaların zemindeki yerleri sabit noktalar olarak alınmalıdır. Ortak noktaların, paftasındaki tersiminden yararlanılarak diğer noktaların zemine aplikasyonu sağlanmaya çalışılmalıdır. Sonuç olarak, şeklen de olsa tevzii paftalarından yararlanılarak, tevzii paftasındaki parsel şekillerden farklı parseller oluşturulmamaya gayret gösterilmelidir.
33 – Mera İçinde Mülkiyet İddiası
Meranın kadastro komisyonlarınca belirlendiği durumlarda, komisyonca mera olarak belirlenen saha içerisinde mülkiyet iddiası varsa ve bu iddia da herhangi bir belgeye dayanmıyorsa; tüm meranın davalı duruma düşmemesi bakımından, mülkiyet iddiası olan kısmın ayrı bir parsel numarası altında yine "mera" vasfıyla sınırlandırılması gerekir.
34 – Köy Boşlukları Hazine Adına Tescil Edilir
7/D Yönetmeliğinin 12’nci maddesi gereğince, köy boşlukları kadastro sırasında hazine adına tescil edilmelidir. Yine Yargıtay’ın bir kararına göre köy boşluklarının mülkiyeti hazineye ait olup, bu sahalar zilyetlikle kazanılabilecek yerlerdendir.
Dolayısıyla hazine adına tescil edilmesi gerek bu yerlerin kadastro sırasında tescil edilmemesi durumunda, bu alanlar daha sonra hazine adına tescil edilebilir. Ancak bu işlem, idari yoldan tescil şeklinde yapılmalıdır.
35 – Davalı Taşınmaza Tutanak Tutulması
Mera komisyonu tarafından yapılan çalışmaların askı ilânı sırasında, meraya sınır ya da mera içine alınmış bir taşınmaza dava açılmış olması, o taşınmazın askı ilânına alınmış olduğunu göstermez. Askı ilânına alınan, mera sınırlarıdır. Dolayısıyla, o parseller için de “Kadastro Tutanağı”nın tutulması gerekir.
36 – Tesis Kadastrosunda İdari Sınır ve Meraların Sınırlandırılması
Kadastro çalışmalarında genel sınır geçirilirken, idari sınırı esas alma gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ayrıca, meraların tahsis yetkisi Valiliğe aittir. Valilik uygun görürse aynı merayı başka bir köye de tahsis edebilir, aynı anda birden fazla köye de tahsis edebilir. Tutanağında hangi köyün kullandığının belirtilmesinin de çok önemli olmadığını düşünüyorum, zira kullanılsa bile, Valilikçe, o köyün ihtiyaçlarından fazlası kullanıldığı gerekçesiyle bir başka köye tahsis yapması da mümkündür.
37 – Tapulu Yerin Başkası Adına Yazılması
Kadastro çalışmalarında esas olan; taşınmaz mal maliklerinin, çalışmalar sırasında mahallinde bulunup, yerlerini göstermeleridir. Bulunmadıkları takdirde gıyaplarında tespit yapılır. Muhtar ve bilirkişiler, kadastro öncesine ait tapunun uygulanamadığını beyan etmişse, kadastro elemanının yapacağı bir işlem bulunmamaktadır.
O yere uyan tapu kaydının varlığını iddia eden, 30 günlük askı ilânı sırasında dava açabilir. Bu süreyi kaçırmış olması halinde ise kadastronun kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık süre içerisinde dava açabilir.
38 – Kadastro Harçlarının Belirlenmesi
Kadastro harçları; tespit tarihine göre değil, askı ilân tarihine göre belirlenir.
Örneğin; kadastro çalışmalarına 2009 yılı içerisinde başlanmış olmakla birlikte, tespitler bir sonraki yıl olan 2010 yılında askı ilanına alınacaksa, kadastro harçları, 2009 yılında yapılan tespitlerdeki (tutanaklarda yazılı) harç değerlerine, 2010 yıl için Bakanlar Kurulunca belirlenen yeniden değerleme oranı eklenmek suretiyle bulunacak matrah üzerinden tahakkuk ettirilmelidir.
39 – Uygulanmayan Tapu Kayıtları Listesi
Kadastro sırasında uygulanamayan tapu kayıtlarının listesi hazırlanıp muhtar ve bilirkişilerce imzalanması yeterlidir. Birlik tapu kayıt defterinde de kaydın uygulanamadığının belirtilmesi yeterlidir. Ayrıca ilgili kayıtların herhangi bir yerine tekrar muhtar ve bilirkişilerce uygulanamama nedeni yazılıp imzalamalarına gerek yoktur.
40 – Genel Sınıra Rastlayan Parsel Hakkında Mahkeme Kararı
Mahkeme tarafından Hazine taşınmazı olarak karar verilen bir parsel, daha önce tesis kadastrosu tamamlanmış iki ayrı çalışma alanı içinde kalıyorsa; bu parsellin tescili ile ilgili şu şekilde hareket edilmesi gerekir.
Eğer karar bu parselin bu çalışma alanlarından birinde bir bütün olarak kaldığı yönünde ise bir bütün olarak o çalışma alanı içerisinde tescil edilmesi gerekir. Eğer bu yönde herhangi belirtim bulunmuyorsa; genel sınır dikkate alınarak her bir parça hangi çalışma alanında kalıyorsa, o çalışma alanında tescil görecek şekilde işlem yapılmalıdır.
* * *