Av. Hüseyin KOÇAK
21 – Orman mı, Mera mı Önceliklidir
Uygulamada, tesis kadastrosu çalışması yapılırken, aynı yerin hem orman haritası ve hem de mera içerisinde bulunduğu durumlarla karşılaşılabilmektedir. Böylesi durumlarda, orman mı, yoksa mera mı öncelikli olduğu soru konusu edilmektedir.
Bu soruyu bir Yargı kararıyla yanıtlamak gerekirse; YARGITAY, 20 HD.nin 13.07.2006 tarihli, E.2006/7817, K.2006/10533 sayılı kararı özetle şu şekildedir; “Mera tahsis komisyonunun bir yeri mera olarak tahsis etmesi o yerin niteliğini değiştirmeyecek, burası orman ise orman niteliğini kaybetmiş olmayacaktır. Kesinleşmiş orman sınırlarında kalan yerler ise orman niteliğiyle Hazine adına kaydedilir. Orman köylüleri mera, yaylak ve kışlaklardan 6831 sayılı Kanunun 28. maddesinde belirlenen kurallar gereğince yararlanır.”
Orman içinde bulunan kadim ya da sonradan açılan yollar ile çaylar orman dışında bırakılamaz. Yollar ve çaylar ormanı bölmez. Sonradan açılan yollar, Anayasa'nın 169'uncu maddesi gereğince kamu yararı olan durumlarda irtifak hakkı tesisi şeklinde olabilir.
Tesis kadastrosu ile tapulanan parseller; orman kadastrosu ile orman olarak belirlenen yerlerle mükerrerlik oluşturuyorsa; orman kadastrosu geçerlidir.
Bilindiği üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22’nci maddesi sonradan yapılan kadastroyu bütün sonuçlarıyla hükümsüz saymıştır. Ancak, sonradan yapılan kadastro orman kadastrosu ise bu kural işlememektedir.
Nitekim; YARGITAY kararları "Genel kadastrodan sonra yapılan orman kadastro işlemi ikinci kadastro değildir" şeklindedir. (20.Hu.Da.nin 08.03.1993 tarihli E.1992/7372, K.1993/1983 sayılı; 06.11.2006 tarih E.2006/11368, K.2006/14282)
Bu kararlarla da net olarak ortaya konduğu üzere, orman kadastrosu sonradan yapılmış olsa bir geçerlidir.
Mükerrerliği giderilmesi;
Giderilmesi; Öncelikle orman ile Hazine adına tespit gören parsellerin mükerrerlik oluşturduğu durumlarda, 2018/3 nolu genelge bahsedildiği üzere hareket edilebilir. Orman ile vatandaş adına tespit gören taşınmazlar arasındaki sorun ise normal mükerrer kadastronun giderilmesinde izlenen yol izlenmelidir. Bunun şekli yönü ile ilgili sitemizin "Makaleler/kadastro" sayfasında iki adet makale yer almaktadır.
Bir yerin orman olduğunu belirleme yetkisi; 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince yapılan çalışmalarda, ORMAN KADASTRO KOMİSYONLARINA; 3402 sayılı Kadastro Kanunu gereğince yapılan çalışmalarda ise bir adet orman mühendisinin bir adet de ziraat mühendisinin katılımı ile KADASTRO EKİPLERİNE aittir.
O nedenle de, (Hazine ya da vatandaş adına tescilli olsun veya henüz tescilli olmasın fark etmez) bir yerin orman olarak tescil edilebilmesi için;
– Ya; 6831 sayılı Orman Kanununun 7’nci maddesi gereğince ORMAN KADASTRO KOMİSYONLARI tarafından çalışma yapılıp, 6 aylık ilâna alınarak kesinleştirilmiş olması,
– Ya da; 3402 sayılı Kadastro Kanunu gereğince KADASTRO EKİPLERİ tarafından yapılan çalışmaların 30 günlük ilâna alınarak kesinleştirilmiş olması,
Gerekmektedir.
Dolayısıyla, idari yoldan yapılacak taleplerin karşılanmaması gerekmektedir. Orman idaresinden alınan; “orman olarak tescilinde sakınca yoktur” şeklindeki yazının bulunması da, sonucu değiştirmemesi gerekir.
Ancak, gerek 6831 sayılı Kanun ve gerekse 3402 sayılı kanunun öngördüğü çalışmalar yapılmaksızın idari yoldan olacak talep ile bir yerin cinsinin “orman” yapılabileceğine dair Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün talimatı bulunmaktadır (Tas.İşl.Da.Bşk.lğ. 26.12.2007 ta.5006 sa.) Talimat, Orman İdaresi tarafından bütün birimlerine dağıtılmış olduğundan bu talimat gereğince; örneğin cinsi “çalılık”, “ham toprak” vs olan yerler hakkında Orman İşletme Müdürlüklerinin uygun görüşü alınarak Defterdarlık ya da Malmüdürlüklerinin talebi ile o yerin cins “orman” yapılabilmektedir.
Yapılan işin doğruluğu tartışmaya açıktır, ancak uygulamadaki durum budur.
6831 sayılı Orman Kanununun 2’inci madde (B) bendinin metni gereğince;
“31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antepfıstığı) gibi çeşitli tarım alanlarını veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları”, orman dışına çıkarılır.
6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarılan yerler aynı Kanununun 11’inci maddesi gereğince tescile tabidir. Tescil “Hazine” adına yapılır. 2/B sahalarının tescili ile ilgili hüküm aynı Kanunun 2’nci maddesinde yer almaktadır.
Buna göre; “..... Orman dışına çıkarılan bu yerler Devlete ait ise Hazine adına, hükmü şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adına, hususi orman ise sahipleri adına orman sınırı dışına çıkartılır. Uygulama kesinleştikten sonra tapuda kesin tarih ve tescil işlemi yapılır.”
Orman kadastro komisyonları tarafından hazırlanan orman haritasında, 2/B alanları “kırmızı” renk ile boyanır. Aynı orman haritasında; orman olan yerler “yeşil” ile boyanırken; tarla, bağ bahçe ya da yapılı yer gibi, orman ile ilgisi olmayan yerler kültür arazisi olarak adlandırılır ve de “sarı” renkle; deniz, göl ya da akarsu gibi yerler ise “mavi” ile boyanır.
15.01.2009 tarihli 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen EK MADDE.4 gereğince 2/B sahalarında yapılacak işlemleri şu şekilde sıralayabiliriz.
a) Kullanım kadastrosu yapılacak 2/B alanları,
b) Güncelleme çalışmaları yapılacak 2/B alanları,
c) Herhangi bir çalışma yapılmayacak 2/B alanları.
29 – “Kullanım Kadastrosu” Yapılacak Alanlar
Kullanım kadastrosu; daha önce kullanım kadastrosu yapılmamış 2/B sahalarında yapılır.
Kullanım kadastrosuna başlamak için 2/B sahasının tescilli olması şart değildir. (Ancak kullanım kadastrosu ile oluşan parseller tescil edilmeden önce 2/B sahasının bir bütün olarak tescil edilip, sayfası kapatıldıktan sonra yeni parsellerin tescilinin yapılması gerekir.)
2/B sahası tescilli ise zeminde dış sınırları belirlendikten sonra, henüz tescilli değilse yine dış sınırları belirlenip tescili yapıldıktan sonra; belirlenen bu 2/B sahası içerisindeki her bir parçanın ölçümünün yapılıp kullanıcısının ve/veya muhdesat sahibinin belirlenmesidir. Bu çalışma, daha önce kullanım kadastrosu yapılmamış 2/B sahalarında yapılır.
"Kullanım kadastrosu” sırasında 2/B alanının dış sınırlarının aplikasyonu sırasında orman mühendisinin bulunması zorunlu, bu alan içerisinde yapılacak çalışmalarda zorunlu değildir. Ancak, 2/B alanı içerisinde fiili orman olduğu gerekçesiyle orman mühendisi belirleme yapıyorsa, bu belirleme dikkate alınır.
30 – Kullanım Kadastrosunda Kullanıcı/Muhdesat Sahibinin Belirlenmesi
19.04.2012 tarihli 6292 sayılı Kanun ile; 2/B alanlarındaki kullanıcı ve/veya muhdesat sahiplerinden; kullanıcı ve/veya muhdesat sahibi olmalarının 31.12.2011 tarihinden öncesine ait olanların satın alabilmek için başvurabilecekleri hükmü getirilmiştir. (md:6/2)
Bu hüküm gereğince “KULLANIM KADASTROSU” yapılan 2/B alanındaki kullanıcı ve/veya muhdesat sahibinin; 2/B’lerin satışı hakkında olan 6292 sayılı Yasa gereğince hak sahibi olabilmesi için kullanıcı ve/veya muhdesat sahipliğinin 31.12.2011 tarihinden önceye dayanması gerekir. Kullanıcı ve/veya muhdesat sahibi olmaları bu tarihten sonraya ait ise 6292 sayılı Yasa kapsamında hak sahibi olamayacaklardır.
O nedenle de;
Kadastro tutanağının “Beyanlar” hanesinde hak sahipleri gösterilir. Yani 2/B alanı içerisinde 31.12.2011 tarihinden öncesinden beri kullanıcı ve/veya muhdesat sahibinin olan kişiler gösterilebilir.
(31.12.2011 tarihinden sonraki kullanıcı ve muhdesatlar ise kadastro tutanağının “edinme sebebi” kısmında açıklanmakla yetinilir ve tutanağın “Beyanlar” hanesinde gösterilmez.)
* * *